
BENELUX- PARİS-AMSTERDAM-BRÜKSEL-LÜKSEMBURG TURU
Lüksemburg (1) - Paris (2) - Brüksel (1) - Amsterdam (2)
Lüksemburg- Remich- Schengen- Paris
Brugge- Brüksel- Rotterdam- Delft- Den Haag
Amsterdam- Giethoorn
İzmir’den İzmir'e Sunexpress Havayolları ile
Direkt Uçuş imkanı
TÜM ŞEHİR VE OTEL VERGİLERİ FİYATA DAHİL!!!
MÜKEMMEL FİYAT AVANTAJI İLE !!!
AMSTERDAM KANAL TURU DAHİL!!
EYFEL KULESİ GİRİŞ ÜCRETİ DAHİL!!
MONTMARTRE FÜNKLER ÜCRETE DAHİL!!
Remich &Schengen
Ekstra Tur Yok!!!
6 Gece 7 Gün
Sabahın erken saatlerinde, İzmir Adnan Menderes Havalimanı Dış Hatlar Terminali’nde siz değerli misafirlerimizle buluşarak unutulmaz Avrupa yolculuğumuza başlıyoruz. SunExpress Havayolları’nın XQ 988 sefer sayılı uçuşu ile saat 06:30’da Düsseldorf’a doğru havalanıyor, yaklaşık üç saatlik bir yolculuğun ardından yerel saatle 08:55’te Almanya’ya iniş yapıyoruz. Havalimanında bizleri bekleyen özel otobüsümüzle Avrupa’nın en küçük ama en zengin ülkelerinden biri olan Lüksemburg’a doğru yola çıkıyoruz.Varışımızla birlikte Lüksemburg şehir turumuza başlıyoruz. İlk olarak, şehre yukarıdan bakan Petrus Vadisi (Vallée de la Pétrusse) ile karşılaşıyoruz. Doğal güzellikleriyle büyüleyen bu vadi, yalnızca nefes kesen manzaralara değil, aynı zamanda UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan tarihi sur kalıntılarına ve taş köprülere de ev sahipliği yapıyor. Ardından, Lüksemburg’un kalbi olarak anılan Eski Şehir (Ville Haute) bölgesine geçiyoruz. Bu bölge, tarih boyunca Roma, Fransız, İspanyol ve Avusturya imparatorlukları tarafından şekillendirilmiş; savunma sistemleri nedeniyle “Avrupa’nın Gibraltar’ı” olarak anılmıştır.Turumuzun devamında, 17. yüzyıldan kalma Notre Dame Katedrali bizleri karşılıyor. Gotik ve Rönesans mimarisini bir araya getiren bu görkemli yapı, iç mekânındaki zarif vitrayları ve Lüksemburg Düklerine ait kraliyet mezarlarıyla hayranlık uyandırıyor. Ardından, şehrin en görkemli yapılarından biri olan, 16. yüzyıldan kalma Dükler Sarayı’nı dışarıdan görerek, tarihi atmosferi derinlemesine hissediyoruz.Yürüyüşümüz esnasında, Neo-Klasik çizgileriyle öne çıkan Belediye Binası (Hotel de Ville) ve şehrin tam merkezinde yer alan Place Guillaume II Meydanı, canlı ve tarih dolu atmosferiyle dikkat çekiyor. Son olarak, şehrin panoramik manzarasını izleyebileceğimiz Anayasa Meydanı (Place de la Constitution) bizleri bekliyor. Bu meydan, Lüksemburg’un tarihi, kültürel ve siyasi hafızasını simgeleyen bir noktadır.Keyifli ve etkileyici şehir turumuzun ardından Lüksemburg’taki otelimize geçiyor, odalarımıza yerleşiyoruz. Günün yorgunluğunu atmak üzere dinlenmeye çekiliyoruz.
Konaklama: Lüksemburg'taki otelimizde.
Sabah, Lüksemburg’un huzur veren atmosferinde otelimizde alacağımız kahvaltının ardından, Avrupa'nın kalbine uzanan unutulmaz bir yolculuk için yola çıkıyoruz. İlk durağımız, Moselle Nehri’nin kıyısına kurulmuş olan Remich Kasabası. Lüksemburg’un güneydoğusunda, Almanya sınırına komşu bu küçük şarap kasabası, üzüm bağlarının süslediği yamaçları, nehir boyunca uzanan yürüyüş yolları ve huzurlu atmosferiyle adeta bir tabloyu andırıyor. Avrupa’nın en ekonomik alışveriş duraklarından biri olarak bilinen Remich’te kısa bir mola veriyor, nehir kenarında dileyenlerle birlikte keyifli bir yürüyüşe çıkıyoruz.Ardından, Avrupa’nın sınırlarını değiştiren tarihi olaylara tanıklık etmiş Schengen Köyü’ne ulaşıyoruz. 1985 yılında burada imzalanan Schengen Antlaşması, Avrupa’da sınır kontrollerinin kaldırılmasının simgesi olmuş, kıtanın birleşme yolculuğuna yön vermiştir. Üç ülkenin – Lüksemburg, Fransa ve Almanya’nın kesişim noktasındaki bu sembolik köyde, Avrupa tarihine tanıklık ediyor, Schengen Müzesi çevresinde kısa bir yürüyüşle bu anın anlamını hissediyoruz.Schengen’den ayrıldıktan sonra, güzergâhımızı Fransa’nın başkentinin büyüsüne bırakıyor ve Paris’e doğru yola çıkıyoruz. Varışımızın ardından şehri panoramik olarak keşfetmeye başlıyoruz. İlk durağımız, Paris’in tartışmasız en güçlü simgesi olan, demirden bir sanat eseri niteliğindeki Eiffel Kulesi. Burada kısa bir fotoğraf molası veriyor, ardından Napolyon’un 1797’deki Rivoli Zaferi’nden ilhamla adlandırılan Rivoli Caddesi’nden geçerek, moda ve zarafetin buluştuğu Champs-Elysées Caddesi’ne ulaşıyoruz.Bu muhteşem cadde bizi, Arc de Triomphe (Zafer Takı)’na götürüyor. Napolyon Bonapart’ın zaferlerini ölümsüzleştirmek için 1806’da başlatılan bu dev yapı, Fransa’nın askeri ihtişamını simgeliyor. Hemen ardından Les Invalides kompleksi içinde yer alan Napolyon’un görkemli mezarını ziyaret ediyoruz. Fransız tarihinin bu efsanevi liderine ait bu anıt mezar, hem askeri hem mimari yönüyle ziyaretçilerini etkisi altına alıyor.Günün ilerleyen saatlerinde, Fransız Gotik mimarisinin en çarpıcı örneklerinden biri olan Notre Dame Katedrali ile karşılaşıyoruz. Yüksek kuleleri, vitray pencereleri ve dini ihtişamıyla dikkat çeken bu yapı, Victor Hugo’nun ölümsüz eseriyle de özdeşleşmiştir.Tur sonrası serbest zaman veriyoruz. Dileyen misafirlerimiz, Da Vinci Şifresi gibi pek çok kült eserde adı geçen, dünyanın en büyük sanat müzesi olan Louvre Müzesi’ni ziyaret edebilirler. İçinde Mona Lisa’dan, Milo Venüsü’ne kadar 35 binden fazla sanat eseri bulunan bu muhteşem yapı, Sen Nehri kıyısındaki konumuyla ve cam piramit giriş anıtıyla adeta bir sanat mabedidir.Keyifli ve yoğun geçen günümüzün sonunda, Paris’teki otelimize geçiyor ve odalarımıza yerleşiyoruz. Bu ışıklar şehrinde rüyaları süsleyen bir gece bizleri bekliyor.
Konaklama: Paris’teki otelimizde.
Paris’te güne lezzetli bir Fransız kahvaltısıyla başlıyoruz. Ardından, şehrin romantik siluetine yöneliyor ve Kombine Paris Turu için yola çıkıyoruz. İlk durağımız, Paris’in kalbinde yükselen ve şehrin adeta gökyüzüne yazılmış imzası olan Eiffel Kulesi. Demir devin tepesine çıkarak, Seine Nehri’nin kıvrımları boyunca uzanan büyüleyici Paris manzarasına tepeden bakıyor, rehberimizden bu ikonik yapı ve etrafındaki önemli noktalar hakkında bilgiler alıyoruz. Paris’in her detayını gözler önüne seren bu eşsiz manzara, hafızalara kazınacak fotoğraflar için harika bir fırsat sunuyor.Sonrasında, şehrin kuzeyine, Paris’in en yüksek noktası olan Montmartre Tepesi’ne doğru ilerliyoruz. Füniküler ile çıktığımız bu tepe, sadece manzarasıyla değil; sanatla yoğrulmuş bohem ruhuyla da unutulmazdır. Bir zamanlar Picasso, Van Gogh, Toulouse-Lautrec gibi efsanevi sanatçıların iz bıraktığı bu bölge, Paris’in sanatsal ruhunu hâlâ canlı tutuyor.Montmartre Ressamlar Tepesi’nde, sanatçıların tuvallerini renklendirdiği daracık sokaklar arasında dolaşırken, gözlerimiz Sacré-Cœur Bazilikası’na takılıyor. Sacre Coeur (Adaklar Kilisesi), beyaz kubbeleriyle Montmartre Tepesi’nin zirvesinde gururla yükseliyor. Yapının ihtişamını yakından görüp, fotoğraflarımızı çektikten sonra ressamların ve sokak müzisyenlerinin renkli dünyasında kısa bir serbest zaman veriyoruz. Dileyen misafirlerimiz, Paris sokak lezzetlerinden tadabilir veya bu sanatsal atmosferin tadını çıkarabilir.Serbest zaman sonrası buluşarak, Paris’in kalbinden geçen eşsiz bir deneyim için Seine Nehri tekne turumuza (Bateaux-Mouches) başlıyoruz. Seine Nehri’nin iki yakası boyunca süzülen teknemizle, Paris’in tarihi köprülerinin altından geçiyor, Notre Dame, Louvre Müzesi, Conciergerie ve Orsay Müzesi gibi yapıların sudan yansıyan silüetlerine tanıklık ediyoruz. Şehrin romantizmi, müzikler ve dalgaların ritmiyle birleşirken, bu eşsiz tekne yolculuğu bizlere Paris’in en zarif yüzünü sunuyor.Günün sonunda otelimize dönüyor, Paris’teki gecemizi dilediğimiz gibi değerlendirebilmek için serbest zaman veriyoruz.
Konaklama: Paris’teki otelimizde.
Fransa’nın zarafetine veda ederken, sabah kahvaltımızın ardından Belçika’nın büyüleyici atmosferine doğru yola çıkıyoruz. İlk durağımız, kartpostallardan fırlamış gibi görünen masalsı şehir Brugge. Kanallarla çevrili bu şirin Orta Çağ kenti, adeta zamanın durduğu bir tablo gibi gözler önüne seriliyor. Batı Avrupa’da savaşlardan en az etkilenmiş şehirlerden biri olan Brugge, bin yılı aşan geçmişiyle, korunmuş mimarisi ve huzurlu atmosferiyle tarihseverlerin kalbini fethediyor.Daracık Arnavut kaldırımlı sokakları, zarif taş köprüleri ve dingin kanalları ile Brugge, gerçek bir açık hava müzesini andırıyor. Gotik Belediye Binası, Begijnhof Manastırı, Belfry Çan Kulesi ve Markt Meydanı gibi yapılar arasında dolaşırken, geçmişin izlerini her adımda hissedecek, dantel mağazalarının vitrinlerinde geçmişin zarafetini göreceksiniz. Brugge’de alacağımız kısa serbest zamanda, meşhur Belçika çikolatalarını tadabilir, yerel sanat ürünleriyle bezeli butiklerde alışveriş yapabilirsiniz.Masalsı Brugge’e veda ettikten sonra Belçika'nın başkenti Brüksel’e doğru ilerliyoruz. Avrupa Birliği’nin siyasi kalbi olan bu şehirde gerçekleştireceğimiz panoramik şehir turunda, 1958 Dünya Fuarı için inşa edilen ve bir demir kristalinin 165 milyar kat büyütülmüş hali olan Atomium, Brüksel’in simgelerinden biri olarak bizleri karşılıyor.Turumuz boyunca, Brüksel Kraliyet Sarayı’nın zarif cephesini görüyor, şehrin uluslararası dokusunu simgeleyen Çin Evi (Maison de la Chine) ve Japon Evi (Maison Japonaise) gibi egzotik mimari örneklerine göz atıyoruz. Ardından, UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan Grand Place, göz kamaştıran barok binalarıyla ziyaretçilerini adeta büyülüyor. Meydandaki atmosfer, Belçika’nın zengin tarihinin canlı bir yansıması niteliğinde.Son olarak, Brüksel’in en sempatik simgesi olan Manneken Pis Heykeli ile turumuzu renklendiriyor, şehrin ironik ama sevilen sembolüyle fotoğraflarımızı çekiyoruz. Dileyen misafirlerimiz tur sonrasında serbest zamanda Brüksel dantelleri, goblen kumaşları ya da el yapımı Belçika çikolataları ile alışveriş keyfi yaşayabilirler.Günün sonunda Brüksel’deki otelimize geçiyor, bu büyüleyici şehrin gecesinde dinlenmeye çekiliyoruz.
Konaklama: Brüksel’deki otelimizde.
Sabah otelimizde alacağımız kahvaltının ardından, Hollanda’nın modern yüzü olarak bilinen Rotterdam’a doğru yola çıkıyoruz. Ülkenin ikinci büyük şehri olan Rotterdam, yalnızca büyük bir liman kenti değil, aynı zamanda savaş sonrası yeniden doğuşun ve mimari cesaretin simgesidir. İkinci Dünya Savaşı’nda büyük yıkım yaşayan şehir, geçmişin izlerini taşıyan klasik yapıların yerini, adeta geleceğin silüeti gibi yükselen modern binalarla değiştirmiştir.Panoramik şehir turumuz sırasında, Rotterdam’ın özgün ve çağdaş mimarisiyle şekillenen sokaklarında ilerliyor; şehre hayat veren Ren Nehri kıyısında fotoğraf molası veriyoruz. Özellikle Küp Evler (Cube Houses) ve Erasmus Köprüsü, fotoğraf karelerimizde yer alacak ikonik yapılardan sadece birkaçı olacak.Rotterdam’ın modern dokusunu arkamızda bırakarak, kısa bir yolculukla masalsı bir Orta Çağ şehri olan Delft’e ulaşıyoruz. Kanallarla çevrili bu zarif şehir, geçmişin izlerini bugüne taşıyan mimarisi ve sanatıyla göz kamaştırıyor. Delft’in en ünlü simgesi olan beyaz zemin üzerine mavi desenlerle işlenmiş seramikleri (Delft Blue), adeta bir sanat mirası gibi tüm dükkanların vitrinlerini süslüyor. Ayrıca Hollanda’nın Altın Çağı’nın büyük ressamlarından Johannes Vermeer’in memleketi olan bu şehirde, tarihi atmosferi içimize çekerek yürüyüş yapıyor ve özgün yapıları rehberimiz eşliğinde keşfediyoruz.Delft’teki keşfimizin ardından, Hollanda’nın eski başkenti ve günümüzdeki yönetim merkezi olan Den Haag (Lahey) şehrine ulaşıyoruz. Şehir, aynı zamanda Birleşmiş Milletler Uluslararası Adalet Divanı’na, Hollanda Parlamentosu’na ve Kraliyet Sarayı’na ev sahipliği yapmasıyla önem taşır. Turumuz sırasında, Kral Willem-Alexander’ın resmi çalışma ofisi olan Paleis Noordeinde, şehrin zarif mimarisi ve diplomatik atmosferi ile birlikte bizleri karşılıyor. Diplomasi ve adaletin başkenti sayılan Den Haag’da kısa bir yürüyüş eşliğinde Kuzey Denizi’nin serin esintisini hissediyoruz.Günün sonunda, Hollanda’nın başkenti olan ve kanallarıyla, bisikletleriyle, sanat galerileriyle adeta yaşayan bir tabloyu andıran Amsterdam’a doğru yola çıkıyoruz. Akşam saatlerinde varışımızın ardından otelimize yerleşiyoruz.
Konaklama: Amsterdam’daki otelimizde.
Sabah otelimizde alacağımız kahvaltının ardından, Hollanda'nın başkenti Amsterdam’ı keşfetmek üzere şehir turumuza başlıyoruz. İlk durağımız, 17. yüzyılda inşa edilen ve günümüzde törenlerde kullanılan Kraliyet Sarayı (Koninklijk Paleis Amsterdam) oluyor. Dam Meydanı’nda yer alan bu etkileyici yapı, şehrin tarihi dokusunu yaşatan en önemli simgelerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Hemen yanı başındaki Nieuwe Kerk (Yeni Kilise) ve Ulusal Anıt, Hollanda'nın tarihine tanıklık eden yapılar arasında yer almakta.Turumuz sırasında, şehrin nabzını tutabileceğimiz Dam Meydanı, her daim canlı atmosferiyle bizleri karşılıyor. Yüzlerce yıllık geçmişiyle De Bijenkorf alışveriş merkezi ve dış cephesinden göreceğimiz Madame Tussauds Balmumu Müzesi, meydanın etrafında yükselen dikkat çekici yapılar arasında yer alıyor. Ardından Amsterdam’ın sanatla bütünleşmiş ruhunu hissedebileceğimiz Museumplein (Müze Meydanı) bölgesine geçiyoruz. Burada, Hollanda’nın en önemli müzelerinden Rijksmuseum, Van Gogh Müzesi ve Stedelijk Modern Sanat Müzesi gibi dünyaca ünlü müzeler yer almakta.Bir sonraki durağımız, şehrin gece ayrı, gündüz ayrı bir atmosfer sunduğu, özgün karakteriyle dikkat çeken Red Light District (Kırmızı Fener Mahallesi). Bu bölge, tarihi dokusu, kanalları, dar sokakları ve akşamları renklenen ışıklarıyla Amsterdam’ın en çok ziyaret edilen yerlerinden biridir.Şehir turumuzun ardından dileyen misafirlerimizle birlikte ekstra olarak düzenlenecek Kanal Turu için teknelerimize geçiyoruz. Yüzyıllardır süregelen su kültürünün şekillendirdiği bu şehirde, kanallar arasında yapacağımız bu romantik ve huzurlu tekne gezisi, Amsterdam’a bambaşka bir açıdan bakma imkânı sunuyor.Tekne turumuzun ardından, Hollanda’nın en büyüleyici kasabalarından biri olan Giethoorn için yola çıkıyoruz. Araba kullanımının yasak olduğu bu özel köy, “Hollanda’nın Venedik’i” olarak anılmakta. Yaklaşık 180 köprünün birleştirdiği, su yolları boyunca uzanan taş evleri, çiçeklerle süslenmiş bahçeleri ve sükûnetiyle masallardan fırlamış gibi bir görüntü sunan Giethoorn, adeta zamanın durduğu bir yerdir. Burada rehberimizin anlatımı eşliğinde köy hakkında bilgiler aldıktan sonra, dileyen misafirlerimizle birlikte botlarla kanal turu yapıyor, ördeklerin eşlik ettiği gezintimiz sırasında bu pastoral güzelliği tüm duyularımızla hissediyoruz.Giethoorn’daki serbest zamanda, şirin dükkanlardan hediyelikler alabilir, kanal kenarındaki kafelerde kahvenizi yudumlayabilir ya da doğayla baş başa kalacağınız keyifli bir yürüyüşe çıkabilirsiniz. Bu eşsiz deneyimin ardından, Amsterdam’daki otelimize geri dönüyor ve günü noktalıyoruz.
Konaklama: Amsterdam’daki otelimizde.
Otelde alacağımız son kahvaltının ardından valizlerimizi hazırlıyor, Hollanda’nın eşsiz güzellikleriyle dolu bu masalsı coğrafyaya veda etmeye hazırlanıyoruz. Rehberimiz eşliğinde otelden ayrılarak Almanya’nın batısındaki Düsseldorf Havalimanı’na doğru yola çıkıyoruz. Yol boyunca, geride bıraktığımız rüya gibi anılar zihnimizde taptaze yerini korurken, Avrupa’nın kalbindeki bu kültür dolu rotanın bizde bıraktığı izleri konuşma fırsatımız da oluyor.Havalimanına varışımızın ardından bagaj, pasaport ve biniş işlemlerimizi tamamlıyor, SunExpress Havayolları’nın XQ 989 sefer sayılı uçağıyla saat 16:20’de İzmir’e hareket ediyoruz. Türkiye saati ile 20:35’te İzmir Adnan Menderes Havalimanı’na inişimizin ardından bir başka ESCANTUR organizasyonunda tekrar görüşmek dileğiyle siz değerli misafirlerimizle vedalaşıyoruz.Birlikte geçirdiğimiz bu kültürel, sanatsal ve unutulmaz anlarla dolu tur boyunca bizlere eşlik ettiğiniz için teşekkür eder, sağlıklı ve keyifli günler dileriz.
UÇUŞ BİLGİLERİ:
Gidiş: 12.07.2025 Cumartesi | XQ 968 | İzmir – Düsseldorf | 06:30 – 08:55
Dönüş: 18.07.2025 Cuma | XQ 989 | Düsseldorf – İzmir | 16:20 – 20:35
Önemli Hatırlatma:
Fransa’ya seyahat edecek yolcular için Yurtdışı Seyahat Sigortası yaptırmak zorunludur. Ülkeye girişte sigorta poliçenizin yanınızda bulunması gerekmektedir.
Tarih | Seçenekler | Müsaitlik | İki Kişilik Odada Kişi Başı | Tek Kişi | Ek Yatak | 1. Çocuk | 2. Çocuk | Taksitler | 29.08.2025 | TÜM KOLTUKLAR | Sorunuz | 1.199,00 € | 1.514,00 € | - | 0 - 2 Yaş 300,00 € 3 - 12 Yaş 999,00 € | 0 - 2 Yaş 300,00 € 3 - 12 Yaş 999,00 € | Taksitler » | 03.10.2025 | TÜM KOLTUKLAR | Sorunuz | 1.199,00 € | 1.514,00 € | - | 0 - 2 Yaş 300,00 € 3 - 12 Yaş 999,00 € | 0 - 2 Yaş 300,00 € 3 - 12 Yaş 999,00 € | Taksitler » |
SEZON BOYUNCA
İstanbul Havalimanı Dış Hatlar gidiş terminalinde, uçuştan üç saat önce buluşuyoruz. 3 GECE 4 GÜNSEZON BOYUNCA
Sunexpress Hava Yolları ile Direkt Uçuş 8 GECE 8 GÜNComo Gölü ve Lugano Gölü
Sunexpress Hava Yolları 6 GECE 7 GÜN